Sürdürülebilirlik, günümüzde yalnızca bir trend değil, aynı zamanda şirketlerin uzun vadeli başarısı için kritik bir unsur haline gelmiştir. Türkiye’de bu alanda önemli bir adım atılarak 1 Ocak 2024 itibariyle Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) yürürlüğe girdi. Peki, TSRS şirketler için neden bu kadar önemli?
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik
TSRS, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını şeffaf bir şekilde ortaya koymalarını sağlayarak hesap verebilirliklerini artırıyor. Şirketlerin sürdürülebilirlik raporlaması, yatırımcılar, tüketiciler ve diğer paydaşlar için şirketlerin sürdürülebilirlik riskleri ve fırsatları hakkında daha fazla bilgi edinme imkanı sunuyor. Bu şeffaflık, şirketlerin itibarını güçlendirirken, piyasa güvenilirliğini de artırır. Şirketler, sürdürülebilirlik performanslarını açıkça raporlayarak, hem iç hem de dış paydaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirdiklerini gösterebilirler. Bu durum, şirketlerin uzun vadeli stratejilerini daha sağlam temeller üzerine inşa etmelerine yardımcı olur.
Rekabet Avantajı
Sürdürülebilirlik raporlaması, yeşil finansmana erişim ve uluslararası piyasalarda rekabet gücünü artırma açısından büyük bir avantaj sağlıyor. TSRS’ye uyum sağlayan şirketler, Avrupa Birliği’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve diğer uluslararası düzenlemelere de uyum sağlama fırsatını yakalıyor. Bu uyum, şirketlerin global pazarda daha rekabetçi olmalarına ve yeni iş fırsatları yakalamalarına yardımcı olur. Aynı zamanda, sürdürülebilirlik performansını raporlayan şirketler, sürdürülebilirlik odaklı yatırımcıların ve fonların ilgisini çekme şansını artırır. Bu da, şirketlerin daha düşük maliyetlerle finansmana erişim imkanını artırır ve uzun vadeli karlılığı destekler.
Risk Yönetimi ve Fırsatlar
Sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin iklim değişikliği ve diğer sürdürülebilirlik meselelerine ilişkin riskleri daha iyi yönetmelerine ve bu alanlardaki fırsatları değerlendirmelerine yardımcı olur. Bu sayede, şirketler uzun vadeli stratejilerini daha sağlam temeller üzerine inşa edebilirler. İklim değişikliği, su kaynaklarının tükenmesi, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi sürdürülebilirlik meseleleri, şirketlerin operasyonel süreçlerini ve iş modellerini doğrudan etkileyebilir. TSRS sayesinde şirketler, bu riskleri daha erken tespit edebilir ve proaktif önlemler alabilirler. Ayrıca, sürdürülebilirlik fırsatlarını değerlendirerek, yeni pazarlar ve iş alanları keşfedebilirler. Örneğin, yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmak, şirketlerin enerji maliyetlerini düşürürken aynı zamanda çevresel etkilerini azaltmalarına olanak tanır.
Uyum Süreci ve Kolaylıklar
TSRS, uluslararası standartlarla uyumlu olarak tasarlanmıştır ve bu sayede şirketler, detaylı ancak tek bir raporlama ile birden fazla düzenlemeye uyum sağlayabilirler. Ayrıca, geçiş sürecinde sağlanan muafiyetler, şirketlerin uyum sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından hazırlanan standartlar, TSRS ile uyumlu bir şekilde entegre edilmiştir. Bu, şirketlerin hem ulusal hem de uluslararası düzenlemelere uyum sağlamak için ek bir çaba harcamadan kapsamlı bir raporlama yapmalarına olanak tanır. İlk raporlama döneminde karşılaştırmalı bilgi sunumu zorunlu kılınmamış olup, ilk raporlar finansal raporlama yükümlülüğüne bağlı olarak yayımlanabilecektir. Ayrıca, ilk iki yıl boyunca Kapsam-3 sera gazı emisyonlarının açıklanması zorunlu tutulmamıştır. Bu kolaylıklar, şirketlerin raporlama sürecine daha rahat adapte olmalarına ve gerekli verileri toplama ve raporlama süreçlerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Kapsam ve Uygulama
TSRS, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun kararıyla belirlenen eşikleri aşan şirketler için geçerli olacak. Bu eşikler şunlardır:
- Aktif toplamı 500 milyon Türk Lirası
- Yıllık net satış hasılatı 1 milyar Türk Lirası
- Çalışan sayısı 250 kişi
BDDK’ya tabi bankalar ise eşiklere bakılmaksızın bu kapsamda değerlendirilecektir. TSRS, işletmelere sürdürülebilirlik raporlamasında rehberlik edecek iki ana standart sunar: “Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler” (TSRS 1) ve “İklimle İlgili Açıklamalar” (TSRS 2). Bu standartlar, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını kapsamlı bir şekilde raporlamalarını sağlar ve sürdürülebilirlik odaklı stratejiler geliştirmelerine yardımcı olur.
Geçiş Süreci ve Muafiyetler
TSRS’nin ilk yıllarında sağlanan muafiyetler ve geçiş süreci, şirketlerin yeni düzenlemelere uyum sağlamalarını kolaylaştırmak için önemli avantajlar sunar. İlk raporlama döneminde karşılaştırmalı bilgi sunumu zorunlu kılınmamış olup, ilk raporlar finansal raporlama yükümlülüğüne bağlı olarak yayımlanabilecektir. Ayrıca, ilk iki yıl boyunca Kapsam-3 sera gazı emisyonlarının açıklanması zorunlu tutulmamıştır. Bu muafiyetler, şirketlerin raporlama süreçlerini kademeli olarak geliştirmelerine olanak tanır. Şirketler, bu süre zarfında gerekli veri toplama ve analiz süreçlerini iyileştirerek, gelecekte daha kapsamlı ve detaylı raporlar sunabilirler. Aynı zamanda, geçiş sürecindeki kolaylıklar, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlaması konusunda deneyim kazanmalarına ve raporlama süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur.
Uluslararası Standartlarla Uyum
TSRS, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından hazırlanan standartlardan yararlanılarak oluşturulmuştur. Bu sayede şirketler, detaylı fakat tek bir raporlama çalışmasıyla ulusal ve uluslararası düzenlemelere uyumluluk sağlayabilirler. TSRS, GRI ve ESRS gibi standartlarla da rehberlik sunarak, özellikle raporlamaya yeni başlayan işletmeler için kolaylık sağlar. Uluslararası standartlarla uyum, şirketlerin global pazarda daha rekabetçi olmalarını sağlar ve sürdürülebilirlik performanslarını uluslararası düzeyde karşılaştırılabilir hale getirir. Ayrıca, uluslararası standartlarla uyum, şirketlerin sürdürülebilirlik performansını geliştirmek için en iyi uygulamaları benimsemelerine olanak tanır. Bu da, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına ve uzun vadeli başarılarını güvence altına almalarına yardımcı olur.
TSRS’nin Getirdiği Yükümlülükler
TSRS, işletmelerin sürdürülebilirlikle ilgili finansal yeterliliklerini etkileyen önemli bilgileri açıklamalarını zorunlu kılar. Bu bilgiler, yatırımcıların ve diğer paydaşların şirketin sürdürülebilirlik performansı hakkında bilgi sahibi olmasını sağlar ve şirketlerin uzun vadede şeffaflıkla birlikte olumlu bir işletme imajı oluşturmalarına yardımcı olur. Şirketler, TSRS kapsamında sürdürülebilirlik performanslarını raporlayarak, sürdürülebilirlik odaklı stratejilerini ve hedeflerini açıkça ortaya koyarlar. Bu da, şirketlerin itibarını güçlendirir ve paydaşlarla olan ilişkilerini geliştirir. Ayrıca, TSRS’nin getirdiği yükümlülükler, şirketlerin sürdürülebilirlik risklerini daha iyi yönetmelerine ve fırsatları değerlendirmelerine olanak tanır. Şirketler, sürdürülebilirlik performanslarını sürekli olarak izleyerek, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için gerekli önlemleri alabilirler. Bu da, şirketlerin uzun vadeli başarılarını güvence altına alır ve sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlar.
TSRS’nin yürürlüğe girmesi, Türkiye’deki şirketler için sürdürülebilirlik alanında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu düzenleme, şirketlerin uluslararası rekabet gücünü artırırken, sürdürülebilirlik odaklı risklere karşı dirençlerini de güçlendirecektir. Sürdürülebilirlik raporlaması, sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin geleceğe daha emin adımlarla ilerlemeleri için bir fırsattır. Şirketler, TSRS kapsamında sürdürülebilirlik performanslarını raporlayarak, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için gerekli adımları atabilirler. Bu da, şirketlerin uzun vadeli başarılarını güvence altına alırken, sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamalarına olanak tanır. Sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin hesap verebilirliğini artırarak iklim değişikliği ve diğer sürdürülebilirlik meselelerine yönelik risk ve fırsatlarını ortaya koymasını sağlar. Bu düzenlemeyle birlikte yatırımcılar, tüketiciler, kamu otoriteleri ve iş ortakları, şirketlerin sürdürülebilirlik performansı hakkında detaylı bilgi sahibi olabilecek ve kararlarını bu bilgiler ışığında verebilecekler.
TSRS’nin yürürlüğe girmesi, Türkiye’deki şirketler için sürdürülebilirlik alanında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu düzenleme, şirketlerin uluslararası rekabet gücünü artırırken, sürdürülebilirlik odaklı risklere karşı dirençlerini de güçlendirecektir. Sürdürülebilirlik raporlaması, sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin geleceğe daha emin adımlarla ilerlemeleri için bir fırsattır. Bu raporlama sayesinde şirketlere topluma, yatırımcılara ve diğer paydaşlarına karşı daha hesap verebilir bir konuma gelecek, sürdürülebilirlik konusundaki performanslarını sürekli olarak iyileştireceklerdir. Türkiye’deki şirketlerin bu düzenlemeyi benimsemesi, sürdürülebilir bir gelecek için adım atmasına IQ Denetim olarak olanak tanıyoruz.